Sanatla iç içe etkinlikleriyle bölgenin cazibe merkezi olan Grand Hyatt İstanbul, “Grand Art” Tatlı Melek, Elif Fırat ve Fatih Yalın’ın yapıtlarına konut sahipliği yapıyor.
İstanbul’un merkezinde heyecan verici kent hayatını dinlendirici bir inziva ile harmanlayan Grand Hyatt İstanbul, sanatla iç içe etkinlikleriyle de bölgenin cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Bugüne kadar pek çok sanatkarın yapıtlarının sergilendiği Grand Hyatt İstanbul, “Grand Art” kapsamında Kasım ve Aralık ayı boyunca Hoş Melek, Elif Fırat ve Fatih Yalın’ın yapıtlarına konut sahipliği yapıyor.
Ritüel estetik
Son devir çalışmalarında insan hayatındaki ritüellerin omurlardaki itimat pozisyonunu irdeleyen Sevecen Melek’e nazaran mistik, meditatif manada da karşımıza çıkabilen bu tekrar ve ritmik örüntü kişinin hudutlarını belirleyerek, inançlı ve konforlu alanını yaratmasına imkan sağlıyor. Sanatkarın stantta yer alan yapıtlarında bir çingene rutini olarak göç, kurşun dökme ritüeli, büyü, akıllı telefonlarla olan şimdiki alakamız, yasal ve yasal olmayan uyuşturucu metaforları, kumar ritüeli ile sanatkarın hapsedilmiş boyalarının alegorik anlatımı dikkat çekiyor.
Sanatçının seçtiği hususlar kadar gereçler de yapıtın aurasını tamamlıyor. Kimi yapıtlarında tuval yerine kullandığı soba ısı ve ışık reflektörü, boru kelepçeleri, kurşun, led, 5×5 poşetler, epoksi boya ve shibari sanat tekniği ile kendini bağlayarak kullandığı fotoğraflar bu manada öne çıkıyor.
İç çatışmalardan beslenen özgür alanlar
Elif Fırat, alt yapısını his kavramının oluşturduğu heykellerinde, iç çatışmalarından beslenerek kendine özgür bir alan yaratıyor. Herkesin yaşadığı bu içsel durumları seyirciye daha düzgün aktarmak için cinsiyetsiz figürler kullanan sanatçı, bu yaşanan ruhsal çatışmalarında içinde daha fazla oluşan tabiatla bir olma isteğiyle hareket ediyor, kendi içindeki şifalanmanın yolunu buluyor. Tabiatla birlikte var olduğumuzun ve birer bütün olduğumuzun altını çizen Fırat, bu normları kullanarak yapıtlarını üretmeye devam ediyor.
Bir duştan ilham alan ışık gölge oyunu
“Parametrik” olarak isimlendirdiği serisinde Fatih Yalın, “peki ya elimizde, tek geometrik form ve ışık olsaydı?” diyerek yola çıkıyor. Yalın yapıtlarının üretim sürecini şöyle anlatıyor: “Yalın geometrik formlardan başka bir şey algılanamayan bir evrende, keskin kenarlarına rağmen ışık altında beliren tanıdık gölgeler arıyorum. Yerler, portreler, anılar, hisler, daha önceden gelen parçacıkların kurduğu, daha sonraya etki edecek zerrelerin dansı, yan yana gelerek gelişen ve değişen örüntüler, akış…”
Işığın istikametine, gücüne nazaran değişen etkiyi kullanan Yalın, bunu bir çeşit ışık gölge oyunu olarak tanımlıyor. Zihnimizin her gün yeni bir hayal oyunu sahnelemesi gibi…
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
